Yapılan araştırmalar gösteriyor ki şimdiki neslin çocukları öncekilere göre çok daha durgun ve mutsuz. Sadece bu da değil, yeni nesil çocuklar eskilere göre çok daha fazla odaklanma problemi yaşıyorlar, bir de bunun yanında daha içe kapanık oluyorlar. Elbette bu değişiklik konusunda birçok faktörden bahsedilebilir, ama yine aynı araştırma sonuçlarında bu değişikliğin asıl sebebinin ailelerin çocuklarına karşı olan tutumu olduğu da belirtiliyor.
Ancak dediğimiz gibi bu aşamada pek çok etkenden bahsetmek mümkün.
1)Teknoloji
Teknolojinin bu kadar yaygınlaşması sanki “Her çocuğun eline bir tablet.” kampanyasını da başlatmış gibi. Artık çocuklar koşup oynamaları gereken dönemde sosyal medyada paylaşım yapma peşinde. Küçük yaşlarda teknolojiyle fazla haşır neşir olmak çocuklarda dikkat dağınıklığı, içe kapanıklık, odaklanma problemleri gibi sorunlar ortaya çıkarabiliyor.
2)Model Çocuk
Anne-baba tutumu çocuğun karakterinin şekillenmesinde son derece önemli. Eğer anne-baba fazla mükemmelliyetçiyse çocuklar buna uyum sağlamak için büyük bir baskı altına girerler ve zorlanırlar, sonra da kendilerini yetersiz hissetmeye başlarlar. Bu dönemde anne-babalar genelde bu tutum içerisinde. Çünkü çocuklarının sosyal faaliyetlere katılabilmeleri için ve eğitsel alanda kendilerini geliştirebilmeleri için seçenekler çok fazla. Hal böyle olunca anne-baba bu seçenekler arasından bir seçim yapamıyor ve çocuğundan hepsini bekliyor. Bu da çocukta içe kapanıklığa neden oluyor.
3)Farkındalık
Evet, farkındalık. Ama bu iyi anlamda bir farkındalık değil. Önceden çocuklar neredeyse tamamen büyüyene kadar dünyaya dair pek farkındalık kazanamazlardı. Ancak şimdi çocuklar önceye nazaran birçok şeyi daha kolay algılayabiliyor ve farkındalık kazanabiliyor. Bu durum muhtemelen teknolojinin bu kadar yaygınlaşmasından dolayı ortaya çıkan bir durum ve bu durum da çocukların mutsuzluğuna, içe kapanıklığına neden oluyor.
4)Daha Az Oynayan Çocuklar
Ebeveynler ve öğretmenler olarak çocuklarımız için organize edilmiş öğrenme deneyimleri sağlamak için çabalarken (tıpkı bir zamanlar benim yaptığım gibi), serbest oyun oynama fırsatları, özellikle de açık havada olanlar, bir öncelik olmaktan çıkıyor. Ancak ironik olan, çocukların gelecek yıllarda başarılı olmaları için ihtiyaç duydukları temel yaşam becerilerini açık havada aktif serbest oyun sayesinde öğrenmeye başlıyor olması.
Aslında çocukların güçlü bedenler ve zihinler geliştirmeleri için günlük olarak bolca tüm bedeni kapsayan duyusal deneyimlere son derece ihtiyaç duydukları dönem, 7 yaş öncesi dönem. Bu dönem akademik olmayan dönem olarak da biliniyor. Bu en iyi, duyuların tam olarak “ateşlendiği” ve küçük bedenlerin engebeli, öngörülemez ve sürekli değişen alanlarda mücadele verdiği açık havada gerçekleşiyor. Çocukların sadece çocuk olmak için zamana, alana ve izne ihtiyacı var.
5)Övgü Bağımlısı Çocuklar
Anne babaların çocuklarını yetiştirirken ilk hedefleri haline gelen 'özgüven' teması, günümüzde abartılmış ve yanlış anlaşılarak uygulanmaya çalışılan bir konu olarak gündemimizde bulunmaktadır. Özgüven aşılamayı çocuklarının her yaptığını alkışlamak, ödüller almak, övgülere boğmak ile bağdaştıran aileler aslında; çocuklarının kendi kendine bir şeyler yapmak söz konusun olduğunda güç alacakları iç motivasyon kaynağını ellerinden almaktalar.
Genel olarak övgüye yönelik bilimsel çalışmalar, övgünün etkili olabileceğini, pozitif ve motive eden bir güç olabileceğini gösteriyor. Ancak araştırmacılar etkili olması için övgünün spesifik olması gerektiğini ısrarla vurguluyor.
-ALINTIDIR-