Oyun alanında 6 yaşındaki bir erkek çocuk salıncaktan düşer ve ağlamaya başlar. Bazı çocuklar güler; bazıları kafasını çevirip başka tarafa bakar. Sizin çocuğunuz yardım etmek için koşar. Empati. Rahat bir nefes alırsınız.
Çocuğunuzun, başkasının kendini nasıl hissettiğini anlayabilmesi ve buna ilgi ve alakayla tepki vermesi, sizin ona öğrettiğiniz bir şey mi yoksa çocuğunuz doğuştan gelen bir empati kapasitesine mi sahip? Araştırmalar, bu sorunun cevabının muhtemelen her ikisi de olduğunu söylüyor.
Empati sahibi çocuklar, kendi duygularının ve bireyselliklerinin farkındadırlar ve ortak duyguları ilişkilendirebilirler. Ayrıca kendi duygularını başkalarının duygularından ayırt edebilirler, belli bir durumda başkalarının neler hissedebileceğini düşünebilirler ve o insanı rahatlatacağını düşündükleri şekilde tepkiler verirler. Araştırmalar, çocukların empatik bir donanımla doğduğunu, ancak bu becerilerin gelişmesinin zaman aldığını ve deneyim gerektirdiğini söylüyor.
Her ne kadar empati becerisinin olgunlaşması yıllar alsa da, bazı araştırmalar empatinin gelişiminin köklerinin bebekliğe kadar dayandığını söylüyor. 6 aylık bebekler, bir durumun ya da insanın güvenilirliğini tartmak için ebeveynlerinin ya da bakıcılarının tepkilerine bakarak sosyal referansları kullanmaya başlıyor. Araştırmalar, 14 aylık çocukların, bir şeye ulaşmaya çalışırken zorlanan bir yetişkine yardım önerdiğini ileri sürüyor.
Çocuklar 2 yaşına yaklaşınca, kendine ait düşünceleri ve fikirleri olan ayrı bir insan olduklarının farkına varmaya başlıyorlar. Küçük çocuklar da empatinin erken belirtilerini gösteriyor: Örneğin stres yaşayan bir ebeveyne bir battaniye verebiliyorlar. Pek çok durumda, çocuk kendisinin rahatlatıcı bulduğu şeylerle yardım öneriyor. Örneğin en sevdiği oyuncağı ya da biberonuyla. Empati niyetini bu şekilde gösteriyor.
4 yaş civarı çocuklar, kendi duygularını başkalarının duygularıyla ilişkilendirmeye başlıyorlar. 6 ya da 7 yaşında bir çocuk, artık başka bir insanın perspektifinden bakabiliyor ve kötü deneyimler yaşadıklarında uygun yardım öneriyorlar. Bir çocuğun daha geniş bir ölçüde empati duyması -örneğin evsizlik ya da ayrımcılık gibi toplumsal sorunlara karşı- çok uzun sürüyor. Bazıları bunun ergenliğe kadar sürdüğünü söylüyor.
Empati Neden Önemli?
Empati, farklı disiplinlerden uzmanların, bireysel, özel ve iş hayatındaki başarı için önemli gördükleri bir beceri. Empati sahibi insanlar, diğer insanlara göre daha iyi sosyal etkileşimler, akademik performans ve iş hayatında başarılar gösteriyor.
Güçlü bir empati duygusu, çocukların kendileri ile ilgili kararlar alırken başkalarına zarar vermemelerini ya da onay ve kabul arayışına girmemelerini sağlıyor. Bu, onları negatif akran baskısına ve madde bağımlılığı, zorbalık, narsisizm, saldırganlık ya da başkalarına karşı şiddet gibi bir dizi uyumsuz davranışa karşı koruyabiliyor. Her ne kadar bazı çocuklar taciz, ihmal ya da kötü muamelenin diğer türlerine karşı son derece dayanıklı olsalar da, araştırmalar bu erken dönem travma deneyimlerinin ileriki yıllarda duygusal ve davranışsal problem riskini belirgin bir şekilde artırdığını söylüyor.
Empati Sahibi Çocuklar Yetiştirmek
Anne babalar, empati konusunda çocukların ilk ve en iyi öğretmenleridir. İşte çocuğunuzun empati becerisi geliştirmesini sağlamanın birkaç yolu:
1. Duyarlı ebeveynlik: Bebeklik döneminde kurulan bağlar, çocukların hem kendilerini hem de başkalarını rahatlatmayı öğrenmelerinin temelini oluşturur. Bebekler, anne babaları onların ihtiyaçlarını karşıladıklarında empatiyi öğrenirler. Huzursuz, korkmuş, aç ya da rahatsız olduklarında, duyarlı anne babalar onların duygularını ve verdikleri ipuçlarını anlamaya çalışır ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlar.
Duygusal destek ve fiziksel ilgi için bir ebeveyne ya da bakıcıya güvenebileceklerini bilen çocuklar, başkalarına yardım etmeye daha meyilli olurlar. Araştırmalar, evde kendi duygusal ihtiyaçları karşılanan çocukların empati kapasitelerinin daha geniş olduğunu söylüyor.
2. Her tür duyguyu onaylayın: Çocukların empati geliştirebilmesi için belli düzeyde bir özfarkındalığa ulaşmaları gerekiyor. “Ben” içeren mesajlar kullanarak (“Bana bir şeyler attığında üzülüyorum”), özfarkındalığı modellersiniz. Anne babalar bir çocuğun nasıl hissettiğini tanımlar ve onaylarsa (“O oyuncakla oynamak istediğin için kızgın hissediyorsun. Anlıyorum, kızgın hissedebilir insan bazen ama eşyaları fırlatmak iyi bir şey değil”), çocuk bu özfarkındalığın yanı sıra başka çocukların nasıl hissettiğine karşı bir anlayış da geliştirir. Bazı duyguların – üzüntü ya da öfke gibi – kabul edilemez olduğu öğretilen çocuklar, çoğunlukla kendilerini anlamak ve ifade etmek konusunda bocalarlar.
Her ne kadar ebeveynlik dürtülerimiz bize, çocuğumuz bocalarken araya girip bu zor duyguların kaybolmasını sağlamamızı söylese de, onlara ne yapmaları gerektiğini söylemeden, duygularını azaltmadan (“her şey düzelecek”) ya da yargıda bulunmadan bu duygularla başa çıkmaları için onlara bir fırsat vermek çok önemli. Aynı şekilde çocuklar, eylemlerinin başkalarını nasıl etkilediği üzerinde konuşarak da çok değerli dersler alıyorlar. “Özür dilerim de!” diyerek araya girmenin ise küçük bir çocuk için çok az eğitsel değeri ya da anlamı var. Bunun yerine “Arkadaşın ne hissediyor sence? Ona nasıl yardım edebilirsin?” diye sorun.
3. Duyguları isimlendirin: Duyguları tanımlamak ve etiketlemek, çocukların kendi duygusal dünyalarını organize etmelerine yardımcı oluyor. Küçük yaşlardan itibaren çocuklar, mutlu ve üzgün gibi temel duygular konusunda uzmanlaşırlar. Ancak, hayal kırıklığı, heyecan, gerginlik, korku ve diğer farklı duyguları anlamalarını sağlamak da faydalı olacaktır.
Duygulara isimler vermek dışında ebeveynler, paylaşmanın ve sıra beklemenin önemi hakkında da açıkça konuşabilirler. Çocuk bir kez kendi duygularını anlarsa, başka insanların duygularını da anlar ve eylemleri başkalarını etkilediğinde kendi duygularından referans alabilir.
4. Rol yapma oyunları: Küçük çocuklar rol yapma oyunları yoluyla empatiyi öğrenebilirler. Örneğin bir oyuncağın başka bir oyuncakla herhangi bir şeyi paylaşmadığını ya da birbirlerinin duygularını incittiğini canlandırın. Çocuğunuza oyuncakların duygularını sorun. Soruna çözümler üretmesini isteyin.
Çocuğunuzla birlikte çizgi film izlerken, kitap okurken ya da resimlere ya da fotoğraflara bakarken, karakterlerin neler hissediyor olabileceği ve farklı bakış açılarının neler olabileceği hakkında konuşun. Bu, çocukların yüz ifadeleri ve vücut hareketlerinden sözel olmayan ipuçlarını okumalarını ve kabul edilebilir tepkilerin neler olduğunu anlamalarını sağlamaya yardım eder.
5. Benzerlikleri ve farklılıkları işaret edin: Araştırmalar, kendimiz ile başkaları arasında benzerlikler gördüğümüzde empati göstermenin daha kolay olduğunu söylüyor. Çoğu çocuk, birinin elinden oyuncak alındığında hissettiği üzüntü ve öfke duygusunu paylaşır ya da oyun alanında yaşanan bir adaletsizliği hisseder. Ancak farklılıkları tanımak da önemli, çünkü bir insana iyi gelen bir şey, başkasına hiç de yardımcı olmayabilir.
6. Empatiyi modelleyin: Açıkça öğretmek, empati geliştirmeye yardımcı olabilir, ancak daha önemlisi sizin de empati göstermenizdir. Anne babalar, diğer yetişkinlerle yaşadıkları etkileşimlerle empatiyi modellerler. Kendi empati süreçlerinizi sesli olarak dile getirin. Örneğin karşınızdakinin kabalığını ya da inciten davranışlarını anlamaya çalışmanızı ya da bir başkasına gösterdiğiniz ilgiyi.
Ebeveynler, ebeveynlik tarzlarıyla da empatiyi modellerler. Çocuğu yaramazlık yaptığında sakin kalabilen, duygularını regüle eden ve akla yatkın açıklamalar sunan bir ebeveyn, sağlıklı duygu yönetimini modeller. Çocuklar büyüdüklerinde, kendilerine duyguları hakkında sorular soran, dinleyen ve konu hakkındaki düşüncelerini dile getiren ebeveynlerinden çok büyük faydalar sağlar. Başkalarını anlamanın pratiğini evde yaparak öğrenirler.
Bunun tam tersi bir şekilde vuran, cezalandıran ya da bağıran ebeveyn, bu tür davranışların güçlü duygulara verilecek kabul edilebilir tepkiler olduğu mesajını verir. Araştırmalar şunu gösteriyor: Zaman içinde vurma ve benzeri cezalar davranışı geliştirme konusunda başarısız olduğu gibi aslında çocuklardaki saldırganlığı da artırıyor. İstenmeyen davranışlar için cezalandırılan (ya da tam tersi başkalarına yardım ettiği için maddi şeylerle ödüllendirilen) çocuklar, içsel bir doğru ve yanlış duygusu geliştiremiyorlar. Şefkati modelleyen ve çocuğun davranışının diğer insanları nasıl etkilediğini araştıran bir yaklaşım, uzun vadede daha etkili oluyor.
7. Kitap okumayı ve oyun oynamayı teşvik edin: Empatiyi öğrenmek için çok sıra dışı bir yol gibi görünebilir belki ama araştırmalar hikaye ve roman okumanın karmaşık sosyal etkileşimleri anlamaya yardım ettiğini söylüyor. Ayrıca okumak, insanların kendilerini başkalarının yerine koyarak onların en derin motivasyonlarını ve arzularını anlamalarını sağlıyor. Araştırmalar ayrıca başkalarına karşı oyun oynamanın da empatiyi geliştirdiğini gösteriyor. Oyunlar, oyuncuların karşısındakilerin niyetlerini anlamaları için kendilerini onların yerine koymalarını ve nasıl oynayacaklarına dair stratejik tahminlerde bulunmalarını sağlıyor.
8. Gönüllü çalışmalar: İhtiyaç içindeki bir komşuya el uzatmak ya da bir evsizler barınağında gönüllü olarak çalışmak, daha büyük yaştaki çocuklara büyük faydalar sağlar. Bu deneyimler çocukların kendilerini başkalarının yerine koymalarına yardım eder ve ayrıca şükran duygusunu geliştirir.
Empati duygusunu geliştirmek yaşam boyu süren bir süreç olabilir. 3 yaşındaki çocukların bu beceriler konusunda uzman olmalarını bekleyemeyiz. Ya da kendi yorucu ve yoğun duygularının ortasındayken çocukların başkalarına karşı empati duymalarını. Bekleyebileceğimiz şey, çocuklarla açık ve sürekli bir diyalog kurmak ve günlük yaşamlarımızda empatiyi modellemek için kendi yapabileceklerimiz üzerine düşünmektir.
-ALINTIDIR-