Akranlarından üstün olmaya pek meraklı 5-6 yaş çocukları, düşen dişlerinden oyuncaklarına kadar her şeyi kıyaslarlar. Bu yaştaki çocukların sürekli bir rekabetçi tutum içinde olmaları anne-babaları zorlayan konulardan biridir.
Anne-babalar çocuklarının sık sık başvurduğu böbürlenmeler sırasında utanır ve çocuğun kibirli ya da duyarsız biri olmasından endişe ederken, diğer yandan da, günümüz şartlarında çocukların rekabet duygusunu törpülemenin de çok doğru olmayacağını düşünebilirler. Bu nedenle anne-babalar çocuklara çelişen mesajlar verirler. Hem "en üstün" olmaya çalışmadan, rahat olmalarını ve eğlenmelerini, hem de başarı için gerekli her şeye sahip olmalarını isterler.
Bu kararsızlık ise çocuğun yaşına uygun rekabet düzeyini doğru olarak değerlendirmelerini engeller. Peki, okula başlama aşamasındaki çocuklar arasındaki bu acımasız rekabetin önüne geçmeniz gerekli midir? Rekabetin mutlaka kötü ya da iyi bir şey olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak rekabet bazı olumlu ve olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Anne-babaların görevi sağlıklı bir şekilde rekabet edebilmeleri için çocuklarına yardımcı olmaktır.
Neden bu yaşlarda rekabet duygusu yoğunlaşır?
5 ve 6 yaş çocuklarında hakim olan rekabetçi ruh direkt olarak yeterlik duygularının artmasından kaynaklanır. Bu yeterliklerini ise kendilerini arkadaşları ile kıyaslayarak ölçerler. Okul öncesi çocukları son derece canlı bir hayal dünyasında yaşarlar, buna karşılık 5-6 yaş çocukları gerçek okul dünyasına girmişlerdir. 3 yaşındaki bir çocuk dünyanın en hızlı çocuğu olmak istediğinde, kendisinin dünyanın en hızlı çocuğu olduğunu hayal etmesi yeterlidir.
Buna karşın, 5 yaş çocuğu ise dünyanın en hızlı çocuğu olduğunu düşünmesinin yeterli olmadığını, bunu ispat etmesi gerektiğini fark eder.
Uzmanların çoğu bu yaştaki çocukların rekabet duygularını abartılı ölçüde kamçılayacak ortamlara sokulmamasını önerir. Bu çocuklar kurallı oyunlardan hoşlansalar da, henüz kaybetme duygusunu kaldıracak olgunlukta değildirler. Örneğin bir doğum günü partisindeki müzikli sandalye kapma yarışmasında sandalye kapamayan çocuk çok büyük bir üzüntü yaşayabilmektedir.
Bu yaş çocuklarının çoğu organize spor aktivitelerine katılacak olgunlukta olmasına ve bunlara katılmalarına rağmen, çoğunlukla galip gelmeye odaklananlar bu aktiviteyle ilgilenen yetişkinler olur. 5-6 yaş çocukları ise maçın sonucunu o kadar da önemsemezler (hatta maçtan sonra atıştıracakları yiyecekler maçın sonucundan daha önemlidir). Koçlar ve anne-babalar ise galip gelme yerine, öğrenme, çaba gösterme ve zevk almayı ön plana çıkarmalıdır.
Bazı çocuklar daha mı rekabetçidir?
Mutlaka ki bazı çocuklar diğerlerine kıyasla daha rekabetçidir. Belirli ölçüye kadar bu durum kişilik yapısıyla ilgili olmakla birlikte, genel olarak erkek çocukları kızlara kıyasla daha rekabetçi olmaktadır. Ancak, çocuğunuz galip gelmediği bir oyundan zevk almıyor veya kaybetme korkusundan dolayı çeşitli aktivitelere katılmıyorsa, bu davranışının evde yaşadığı bir durumdan kaynaklanma ihtimali yüksektir.
Kendisinden büyük kardeşleri karşısında hiçbir zaman üstün gelemeyeceğini düşünen en küçük çocuklar öfkelerini yaşıtlarından çıkarabilirler.
Benzer şekilde evin biricik prensi/prensesi olan tek çocuklar arkadaşları ile ilişkilerinde de bu role sahip olmak isteyebilirler. Bazı çocuklar ise anne-babalarının ilgi ve sevgisini kazanmak için başarılı olmaları gerektiğini düşünebilmektedir.
Anne-babaların ne yapması gerekir?
Henüz dişi düşmemiş olan ya da takla atamayan veya sınıfın en kısa boylusu olan çocuklar arkadaşları ile yarışamayacakları kaygısını sıklıkla duyarlar.
Buna karşın çocuğunuz bu güvensizliğini dile getirdiğinde sahip olduğu diğer özelliklerini (sen akıllısın, sen hızlısın, sen çok güzel resim yapıyorsun, gibi) sıralayarak ona güven vermeye çalışmaktan kaçınmalısınız.
Çocuklar bazı konularda iyi olduklarına sırf biz öyle söylediğimiz için inanmazlar. Ayrıca çocuğunuzu rahatlatmak için başka çocukların aleyhine konuşmaktan da kaçınmalısınız (Ali iyi koşuyor ama sen de ondan daha güzel yüzüyorsun, gibi).
Bunun yerine herkesin nasıl farklı alanlarda güçlü olduğunu ve herkesin farklı hızlarda geliştiğini açıklamalı ve galip gelse de gelmese de onu seveceğiniz konusunda güvence vermelisiniz.
Çocuğunuzun arada sırada kendisini arkadaşlarıyla kıyaslaması son derece normaldir, dolayısıyla bu yorumlarından dolayı onu eleştirmeniz ya da cezalandırmanız gerekmez, ancak bunları teşvik de etmemelisiniz. Böbürlenmenin diğer çocukların duygularını nasıl inciteceğini anlaması için ona yardımcı olmalısınız.
İyi örnek olmak da çok önemlidir. Kendi başarılarınız hakkındaki konuşmalarınıza ve kendinizi başkaları ile kıyaslama eğiliminde olup olmadığınıza dikkat etmelisiniz. İdeal olarak, çocuğunuz başkalarını gölgede bırakmaya çalışmak yerine, kendi başarılarına odaklanmayı öğrenmelidir.
-ALINTIDIR-